17 Ekim 2009 Cumartesi

Hobidaşlarıma...

İnsana iki yerden ilim gelir.

1- Mekr olan ilim
2- Allah ilmi

Neden böyle?

Bir hadiste “Kul bildiğiyle amel ederse, allah O’na bilmediğini de öğretir” deniliyor.

Demek ki kişi bildiğiyle amel ederse O’na Allah öğretiyor!

Ve o kişi yaşama döktüğü/uyguladığı bilginin daha üst bilgisini bir yerlerden alıyordur. Allah yukarıda bir tanrı değilse, elindeki lazerli bilgi tabancasıyla bildiğiyle amel edenin et beynine yeni bilgiyi ışınlamıyordur!

Allah Hakiym’dir” ne demek çok iyi düşünmek gerekir! “Hakiym esmâsı"ndan gâfil olmazsak Allah ehline “düşünür-yazar” gözüyle bakmaktan vazgeçebilir diye düşünüyorum(!) Çünkü eşeğin sesi duyulunca namaz bozulur..!

Kişi bildiğiyle amel etmezse de kendisine yeni bilgi gelir.

Bildiğiyle amel edene yeni bilgiyi Allah öğretiyorsa, bildiğiyle amel etmeyince kim öğretiyor?!!

“İlim mekri”ne uğramış onlarca insan tanıdım. İşleri güçleri dinin, tasavvufun dedikodusunu yapmaktı ve halâ da tanımaya devam ediyorum.. Başka dedikodu türlerinden, gıybetten zevk almıyorlardı..

"Bende onlardan biri miyim?" diye sordum kendime. Ve epeyce düşündüm..

Çok kesin olarak aldığımız bir ilmi bir kez daha gördüm: “Kader ilmi!!

Bu ilme göre yaşayıp yaşayamadığımı da sordum kendime! Bu ilmin reklam panolarını oradan oraya taşımaktan başka bu ilim bende ne gibi değişikliklere sebep oldu diye kafa yordum.

Kaç dakikamı Allah beni görüyormuşçasına yaşadığıma karar verdim ve söylemeye utandığım için burada da yazamadım. Size dâhi söyleyemezken yârın Resûlullâh’ın yüzüne nasıl bakacağımı da düşündüm. Bence sizlerde düşünün hobidaşlarım benim..

Sevgilerimle..

Hiç yorum yok: